Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 tarihinde “pandemi “olarak ilan edilmiş olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin Vuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede dünya üzerinde geniş bir etki gösteren Korona virüs (COVID-19) salgın hastalığı bilindiği üzere tüm dünya ülkelerini etkilediği gibi ülkemizi de etkilemiştir Bu durum karşısında Ülkemizde, seyahat yasakları, karantinalar, okulların tatil edilerek uzaktan eğitim uygulamaları , 20’den küçük 65’ten büyük yaş aralığını ve kronik rahatsızlığı olanları kapsaması kaydıyla sokağa çıkma yasağı getirilmesi, , evden çalışma uygulamaları gibi önlemler ile Salgın’ın etkileri en aza indirilmeye çalışılmaktadır. Bu Dönemde salgının yayılmasını önlemek amacıyla Kamu kurumları “esnek çalışma modeline” özel sektör de ise “uzaktan çalışma teknolojik destekli çalışma” modeline geçilmiştir. Uzaktan çalışma modelinin teknolojik ya da bazı sebeplerle uygulanamayacağı yani çalışmak durumunda olan işyerlerinde ise Hukuki olarak işverenler tarafından İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEDBİRLERİNİN alınması gerekmektedir İşçinin korunmasına yönelik düzenlemelerin temeli Anayasa ve 4857 sayılı İş Kanunu’na dayanmaktadır. Bu konuyu incelediğimiz zaman İşverenin gözetim yükümlülüğü kapsamında işyerinde gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alması gerektiği sonucuna ulaşmaktayız. İŞYERİ SAHİBİ İŞVEREN BU ÖNLEMLERİ NEYE GÖRE ALACAKTIR? İşverenin işyerinde kendisi ve işçi açısından almak zorunda olduğu bazı yükümlülükler  vardır bu yükümlülükler ile ilgili olarak  6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na bakalım ; İşveren ile Çalışanların Görev, Yetki ve Yükümlülükleri başlıklı 4. Maddesine göre İşverenin genel yükümlülüğü kapsamında İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır, Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır, Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır. İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz. Denmek suretiyle kanun maddesince işveren yükümlülükleri yukarıdaki şekilde sayılmıştır bu konuda İşverene yükümlülük kapsamında eğer yükümlükler yerine getirilmez ise işçi tarafından haklı fesih sonuçları doğmaktadır

KORONAVİRÜS (COVID-19) SALGIN HASTALIĞININ İŞÇİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRMESİ

İşçinin, işveren tarafından yürütülmekte olan iş sebebiyle korona virüs hastalığına yakalandığının tespit edilmesi durumunda söz konusu olay iş kazası kapsamında değerlendirilebilir ve iş veren bu durumdan sorumlu tutulabilir Yargıtay’ın bu görüşü destekler nitelikte kararlarında da mevcut olmakla birlikte ayrıca 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde iş kazası; bendine baktığımızda ; Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, Bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak tanımlanmıştır. Buradan görmüş olduğumuz gibi işverenin işçinin Korona virüs (Covid-19) salgın hastalığına işveren tarafından yürütülmekte olan iş sebebiyle yakalandığının tespit edilmesi durumunda bu durum iş kazası olarak kabul edilecek olup işverenin yine sorumluluğu doğacaktır.

Bu dönemde işçiler tarafından yaşanan birçok sorunlar anlatılmaktadır Hatta Bazı İşverenlerin işçileri çıkarmak amacıyla istifaya zorlaması veya ücretsiz izne zorlaması bunun karşılığında talep formu imzalatması gibi durumlar yaşanmaktadır   Öncelikle Anayasa ve 4857 sayılı İş Kanunu işçilerin ve haklarının korunmasını güvence altına almıştır İşveren nasıl Sözleşmeyi fesih hakkına sahipse bazı durumlarda işçi de sözleşmeyi fesih hakkına sahiptir peki işçinin sözleşmeyi fesih hakkı nedir hangi durumlar da ortaya çıkmaktadır? 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. Maddesin de İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkından bahsetmiştir Kanuna göre “Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir: İş Kanunu’nun 24 Maddesi uyarınca İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa. İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa. Zorlayıcı sebepler başlığı kapsamın da: İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa. İşçinin iş sözleşmesini derhal sona erdirebileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, işçi, kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. Yine, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/3.fıkrasında da bu kez, “İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması halindeişverenin, iş sözleşmesini derhal sona erdirebileceği düzenlenmiştir. Her ne kadar İşveren sözleşmeyi sonlandırsa da işçi açısından zorlayıcı bir sebep tespit edilmesi üzerine işçi, kıdem tazminatına hak kazanacaktır İzin konusu ve nasıl olacağı ile ilgili olarak da İşçinin izin haklarından bahsedeceğiz ilk olarak işçinin yıllık izin hakkı, Yıllık izin, deneme süresi de içinde olmak üzere işyerinde işe başladığı günden itibaren, en az bir yıl çalışmış olan işçilere verilen ücretli iznin adıdır. Covid 19 salgın döneminde bu iznin kullanılmasının bir engel durumu yoktur yıllık izinle ilgili İş Kanunu 55. maddesin de Aşağıdaki süreler yıllık ücretli izin hakkının hesabında çalışılmış gibi sayılır demektedir: Çalışmakta olduğu işyerinde zorlayıcı sebepler yüzünden işin aralıksız bir haftadan çok tatil edilmesi sonucu olarak işçinin çalışmadan geçirdiği zamanın on beş günü (işçinin yeniden işe başlaması şartıyla).denmek suretiyle açıklanmaktadır ikinci olarak Ücretsiz izin işçinin rızası ile bu rıza çok önemlidir yukarıda bahsettiğimiz örnekte ki gibi  İşçinin işveren tarafından baskıcı ve zorlayıcı durumlarıyla değil kendi başvurusu üzerine  İşçiye bu süre boyunca ücret ödenmez ve adına sigorta primi beyan edilmez. Yani Covid 19 salgın döneminde kendisinin onayı alınmadan işveren tarafından işçi ücretsiz izne çıkartılamaz! Eğer çıkartılar ise; Bu işverenin sözleşmeyi işveren bakımından feshettiği anlamına gelmektedir günümüzde gördüğümüz üzere işten çıkarma vs. gibi baskılarla işçilere imzalatılan ücretsiz izin başvuru formlarının geçerliliği kanaatimizce yoktur çünkü işverenin işçiyi onayı olmadan tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarması tek taraflı bir işten çıkarma olduğundan işçi bu durumun tespiti halinde kıdem ve ihbar tazminatına bunların yanında işe iade davası açma hakkına sahip olur ayrıca hiçbir zaman unutmamak gerekir ki İş kanunu işçiyi güvence altına alırken işvereni de güvence altına almıştır bu denge önemlidir İşveren tarafından işçi talebiyle bağlıdır yani işçi talep etmeden ücretli yıllık iznini dahi kullanamaz İşverene işçi tarafından yazılı talep olması gerekir. Covid 19 sürecinde işten çıkarılan işçi ayrıca 4447 sayılı İşsizlik sigorta kanunu uyarınca işsizlik ödeneğine başvuru yapabilir İşsizlik Ödeneğinden Yararlanma Koşulları için İşçinin  Kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalması, Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün hizmet akdine tabi olması, Hizmet akdinin feshinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş olması, Hizmet akdinin feshinden sonraki 30 gün içinde en yakın İŞKUR birimine şahsen ya da elektronik ortamda başvurması, gerekmektedir İşsizlik ödeneğinin süresi ise açıklandığı üzere hizmet akdinin feshinden önceki son üç yıl içinde;600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 180 gün,900 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 240 gün,1080 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 300 gün, süre ile işsizlik ödeneği verilmektedir.

         Bu yazımda Covid-19 Korona salgın virüsü sebebiyle ortaya çıkan İşçi ve İşveren açısından yükümlülüklere kısaca değindik son bir söz ile yazımı noktalıyorum Adaletin kuvvetli kuvvetlinin de adil olması gerekir. (Pascal) Herkese sağlıklı günler dilerim..  

                                                                                  Av. Ali Birdal KAHRAMAN

 

 

En Çok Okunanlar